Çanakkale Savaşın'dan
Cumartesi, 14 Mart 2009
Çanakkale Savaşı'nın en kanlı sahneleri yaşanıyordu... Kocadere köyüne büyük bir "Sargı evi" kuruldu. Kimi Urfalı, kimi Bosnalı, kimi Sivaslı, çok sayıda yaralı buraya getiriliyor ve tedavi ediliyordu.
Yaralı kahraman erlerden biri de Lapseki'nin Beypaş köyünden Halil'di. Yarası çok ağırdı. Nefes alıp vermesi gittikçe zorlaşıyordu. Kesik kesik kelimelerle komutanına:
- Komutanım! dedi. Ölme ihtimalim çok. Şu yazılı notumu arkadaşıma ulaştırın!.. Ben köylüm Lapsekili İbrahim Onbaşından bir Mecidiye borç aldıydım. Kendisini bir daha göremedim. Belki ölebilirim... Borçlu ölürsem söyleyin hakkını bana helâl etsin...
Komutan çok duygulandı. Kırmızıya boyanmış alnını eliyle silip saçını okşarken cevap verdi:
- Sen merak etme evlâdım.
Ve... Kahraman er Halil, biraz sonra komutanının kolları arasında şehit oldu...
Sargı evine sürekli yaralılar getiriliyor, bunlardan çoğu daha buraya ulaşmadan şehit düşüyordu. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyordu.
Fazla zaman geçmedi. Komutana yeni bir künye ve yanında bir not ulaştı.Komutan daha gözyaşlarını silememişti. İçinde bir not bulunan kağıdı açıp okuyunca, olduğu yere yığılıp kaldı. Ellerini yüzüne kapatıp hüngür hüngür ağlamaya başladı.
O kağıttaki not şöyleydi
"Ben Beypaş köyünden arkadaşım Halil'e bir Mecidiye borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin. Ben hakkımı helâl ettim..."